arama

Kara Şarkı

Nevzat OĞUZ
  • paylaş
  • paylaş
  • paylaş
  • paylaş
  • paylaş
  • Nevzat Oğuz Nevzat Oğuz
  • 1 Star
    Loading...
I.
Sabahattin Ali’nin
öldürüldüğü günden beri
yaslı Istırancaların
yeşili öksüz
üzgün kalbine
hain mor bir bıçak gibi saplanan
şu şımarık sofrasında
hayadan yoksun patronların
yaban nanesinin cacığa
fesleğenin
kırmızı şarapta marine edilmiş
taze kekikli bonfileye
kömen otunun
dağ muzu (ışkın) soslu
kiremitte ala balığa
kokusunu
eşkiya soluğu
yayla rüzgârlarından alan
reyhanın
çimenli çoban salataya
böğürtlenin
ballı krep süzete
şarap, bira ve rakının
hepsine yakışması kadar
içim dışım
namusu yağmalanmış
biri iç
dört denizin
ağıtlarıyla ıslanan
mutsuz yalnızlığım(ız)
öfkesi puslu
susturulmuş kalabalık…içim dışım
kışların yalancı baharının göğünde
bir türlü yağamayan
çok parçalı kör bir bulut
ve yaz ortası
güzelim Temmuz’da
bu sofranın teminatı mülkün
katil Allah’ının
(insan olanın kanını donduran)
tarih kadar eski
ekşi ateşiyle yakılarak
her gün kurşuna dizilip
dar’a çekilen emeğin
henüz yarısı söylenmemiş
şimdilik yaralı şarkısı…

içim dışım
tarihî yarası
buluşmasın diye
yarasıyla emeğin
resmî sözün
“yasal kurşun”larıyla
yatağında vurula kırıla ve
ciğerleri söküle söküle
kurutulmasına yemin edilmiş
koynunda
gümüş kapılı dağların anahtarı
bütündeki ‘bir’in
birdeki ‘bütün’ün özgür ruhu
son söz’ün ilhamı
baş eğmemenin ilk öz’ü
unutmak olmasaydı
hatırlamak olmazdı-nın antitezi kızılbaş soluklu
Munzur Suyu…

II.
tohumun genleriyle oynayan
kırk ambarlı katırın taşıdığı
kırk satırlı titrek sesli vaizin
yavşayan
reklâm aralı
gözyaşlarıyla
ve “az sonra”lı
karartılmış
haber bültenleriyle
acısı pazarlanarak
uyuşturulup
yoksul halkım gibi
geçmişi unutturularak
karanlıkta bırakılan
bir deri bir kemik
kara çocuğu Afrika’nın;
kıyımların hırpaladığı
kalbime saplanan
“ateşten oktur gözlerin”
ve havan topuyla bin parça
Kürdistanlı Ceylan’ımın(*)
zeytin karası
bakışları kadar sınırsızdır
acılarımızın çoğul yalnızlığı
yalnızlığımızın ne hâzin
hep tekil kalan acısı…

oysa bu aptal çaresizlik
dünyanın
dört buçuk milyar yıllık
kızıl köklerini sarıp
cayır cayır yaksın
ve sürsün diye esareti
emekçi halkların
şu şımarık
kanlı sofradan yükselen kahkahaların
kimyasal silahlarının
gölgesinden
kimsesiz bir sokak köpeğine
fırlatılırcasına
sana/bize atılan
sahte barışın küflü ekmeği
kalburüstü süfli
sefil kambur bir çığlığın çürüttüğü merhameti kusar
içimizin üstüne üstüne…

geriye
ceset kokan
sesi yırtılmış rüzgâr

geriye
sokak sokak
soluğu kesilmiş caddelerde
kanı oluk oluk
boylu boyunca yatan
kaybı telâfisiz
rengi soluk
bir bahar

geriye
yazgısı ak günlere
mayalanmaya hazır
bir Kara Şarkı kalır
kara bir şarkı…

âh Nil’in kara çocuğu
U2’ya, G-8’lere, G-20’lere
kanı canı milyar dolarlık
kara şarkısı dünyanın
senin için
ne kadar gerçekse
annenin
kuru dallara benzeyen
memelerindeki açlık
o kadar gerçek işte
ölümü sadece
tepesindeki gözünden olacak olan
zamane devlerinin sofrasındaki
salamura insanlık…

bundandır, bun’dan
dünü unutturulan
günün
karanfil kokusuna
pas sinerken
gerçeğin
kanlı memesinden sağılan
isyan sütünün
tan vakti kızaran güneşin
Haziran sabahlarına
umudun rengini vermesi…

bundandır, bun’dan
öfkenin
sınıf bilinçli kine
dönüşmesi zorunluluğu
çünkü
kabzasını
nasırlı ellerin tuttuğu
kılıfında yâr
ve ağıtlı şarkılar
yeşeren silahların
namlusundadır utku
söylensin diye yarın
tokluğun
mutlu şarkısı…

NOT:(*)Amed ili Lice ilçesi Şenlik köyü Xambaz mezrasında 28.09.2009 tarihinde saat 11.30 civarında hayvanlarını otlatırken Tapantepe Taburu’ndan yakın mesafeden ve hedef gözetilerek atılan havan topu sonucu paramparça olan 14 yaşındaki Ceylan Önkol: Alt emperyalist TC’nin Türkiye ve Kürdistan’daki işçi sınıfı ve emekçi halklara karşı açmış olduğu kirli ve haksız savaşın çocuk kurbanlarından biridir.