Rio Fugitivo kentinde, 1970’li yıllarda muhaliflerin şifreli haberleşmelerini çözme amaçlı olarak Ulusal Güvenlik Ajansı (UGA) adıyla bir kurum oluşturulmuştur. Kurumun başına da CIA ajanı ve Nazi olduğu suçlamaları bulunduğu için tartışılan bir isim olarak Albert adında biri getirilmiştir.
Bolivyalı yazar Paz Soldan’ın Türkçeye çevrilmiş olan ilk romanı Turing’in Hezeyanı , ilginç kurgusuyla tarihsel, yerel ve evrenseli bir arada sürdürebilmiş bir roman. Türkiye’deki 2013 Gezi Ayaklanması ile ilişkili olarak da okunma olanağına sahip olan Turing’in Hezeyanı, başta kriptoloji meraklıları için ilginç olacağı gibi hackerların politik örgütlenme ve mücadelelerdeki işlevsel olup olmadığıyla ilgili olarak okuyucuyu düşündürecektir. Bolivya’da 2003 yılında yayınlanmış olan Turing’in Hezeyanı, Türkiye’nin askeri diktatörlük geçmişi ve güncelliği ile ilişkilendiğinde, bürokratik baskı, polis terörü, kapkaççı özelleştirmeler, uluslararası şirketleri sömürü için davet eden yöneticiler, muhalif seslerin tehditlerle ve şiddetle bastırılması açısından Bolivya ile Türkiye arasındaki benzerlikleri ilgiyle gözleyebiliriz romanda. 2013 Gezi Ayaklanması sürecinde ve devamında Türkiye’de de bir nevi “efsaneleşen” Redhack’in benzerinin romanda la Resistancia olarak var olması, egemenlik ilişkileri karşısında muhalif unsurların bilgisayar/bilişim alanına ilgisini yöneltme bakımından ilgi çekici olabilir.
Askeri darbeler döneminden kalma diktatör Montenegro, ülkeyi, büyük uluslar arası şirketlere adeta peşkeş çekmektedir. Neoliberal ekonomik politikalar çerçevesinde kamu kuruluşları, hızla ve çok ucuza özelleştirilmektedir. Örneğin ABD-Brezilya ortağı olan GlobaLux adlı elektrik şirketi, elektriği hem çok yüksek fiyata satmaktadır hem de sık sık elektrik kesintileriyle halkın yaşamını eziyete döndürmektedir. Bolivya’nın çeşitli kentlerinde özelleştirmelere karşı gelen farklı kesimler zaman zaman protestolarda bulunsa da artık bıçak kemiğe dayanmıştır ki, sokak isyanları başlamış, sokaklarda ateşler yakılıp barikatlar oluşturulmuştur. Birçok kentte polisle çatışmalar söz konusudur.
Rio Fugitivo kentinde, 1970’li yıllarda muhaliflerin şifreli haberleşmelerini çözme amaçlı olarak Ulusal Güvenlik Ajansı (UGA) adıyla bir kurum oluşturulmuştur. Kurumun başına da CIA ajanı ve Nazi olduğu suçlamaları bulunduğu için tartışılan bir isim olarak Albert adında biri getirilmiştir. Bu kurum, muhalif komünist oluşumların tespit edilerek bertaraf edilmesi işlevini gerçekleştirmiş ve devlet terörünün meşruiyet üretme merkezi olmuştur. 2000’li yıllara gelince, misyonunun tamamlamış olan bu kurum, Kripto Odası adıyla değiştirilerek bilişim korsanlarıyla mücadele edip onları ortadan kaldırmak amacıyla çalışmaya başlamıştır. Kurumun başına da, ABD asıllı Graham-Ramirez adlı biri getirilmiştir. Ancak bu kurumun hackerlar ile başarıyla mücadele ettiği söylenemez. En başta la Resistancia adlı hacker örgütü, sık sık devletin çeşitli kurumlarının sitelerini ele geçirip yolsuzluk içeren birçok gizli belgeyi kamuoyuna afişe etmektedir. Hatta uluslar arası şirketleri, işgalci olarak görüp onların internet sayfalarını çökertmekte veya bilgisayarlarına virüs saldırılarında bulunmaktadır. Özelleştirilmiş olan su ve elektriğe yapılan son zamlardan sonra insanlar, sokaklara dökülmüş ve protestolarda bulunmaya başlamıştır. Neredeyse hepsi yabancı olan şirketler hükümetten durumun kontrol altına alınmasını istemekte yoksa tazminat talebinde bulunacaklarını belirtmektedirler. Hükümet ise halkın gözünde efsaneleşen ve isyanın önünü açan bilgiler yayınlayan la Resistencia’a bir türlü engel olamamaktadır.
“Kendilerini la Resistencia diye adlandıran bir grup bilişim korsanı hükümetin sitelerine sızıyor. Ülke dönemsel kargaşalardan boğulmuş durumda. Montenegro, daha önce olduğu gibi sallantıda. Farklı sektörlerden istifasını istiyorlar. Montenegro, imkansızı başarıyor, birbirini yolda görse yüzüne tükürecek kimseler onun istifası konusunda birleşmiş durumdalar. Cardona herkese seçimlere yedi ay kaldığını ve Montenegro hakkında her türlü belgeyi arşivlemeyi tercih ettiğini söylüyor. Sivil hayata döndüğü gün diktatörlüğü sırasında gerçekleştirdiği kanlı eylemler ile ilgili bir yargılama süreci onu bekliyor olacak.” (s.43)
Romanın kurgusu, esas olarak 1970’li yıllarda UGA’da, Albert’la çalışmaya başlayan hatta yaptığı deşifreler sayesinde Turing olarak anılan Miguel Saenz’in iş ortamı ve ailesi çevresinde şekilleniyor. Saenz’in karısı Ruth, üniversitede tarih profesörüdür ve iki de kızları vardır: on beş, on altı yaşlarındaki Flavia ile daha küçük olan Clancy. Miguel Saenz, uzun evlilik yaşamından sıkılmış ve Carla adında bir fahişe ile de ilişki sürdürmektedir. Carla, onunla beraber yaşamak istemekte ve ondan eşinden boşanmasını istemektedir. Hacker grubu olan la Resistencia ve onun alt grubu olan Recuperation, Kandinsky adında yirmisine bile basmayan bir genç tarafından oluşturulmuş ve etkinlikleri Rafael, Baez, Vivas ve Padilla gibi üyelerce sürdürülmektedir. En çok da yurt içi ve yurt dışındaki kimi bankalara virüs saldırısı yapmaktadırlar. Ülkenin her yanında salgın hale gelmiş olan Playground adlı bir bilgisayar oyunu, hackerların da hareket alanı durumundadır. Playground’un sanal dünyası, gerçek dünyanın temsili olarak, en başta gençlerin gerçeklikten kaçış ortamı olmaktadır. Hackerlar da, toplumsal gerçekliğin parçalanmışlığını, sanal alemle ilişki içinde olarak ortaya çıkarma çabası içerisindedir.
Savcı Cardona yıllar önce, aşık olduğu kuzeninin, komünist eğilimleri nedeniyle UGA tarafından uydurulmuş bir suçla hükümet tarafından katledilmesinin peşini bırakmamış ve nihayetinde, tarihçi Miguel Saenz’in karısı Ruth’a ulaşmış, ondan kocasının yaptığı iş hakkında ve eski cinayetler hakkında bazı bilgiler almıştır. UGA’da yıllarca, ortadan kaldırılmak istenen muhaliflere, çeşitli suçlar atfedilerek, uydurma suç belgeleri üretilerek delil olarak kullanılmıştır. UGA’nın başındaki Albert tarafından üretilmiş mesajlar, Turing de denilen Miguel Saenz’e çözdürülmüş ve bu bilgiler doğrultusunda yapılan sözde operasyonlarla birçok insan katledilmiştir. Turing uydurma delillerin gerçek olmadığını bilmemekte, şifreleri çözdüğünü düşünerek önemli bir iş yaptığı sanısındadır. Turing, çözdüğü şifrelerin Albert tarafından uydurulmuş olduğunu ancak romanın sonunda, yeni şefi Ramirez’in açıklamasıyla öğrenebilmiştir. Ruth Saenz de, yıllarca kocasının yaptığı deşifrelerin delil sayılarak işlenmiş cinayetleri, şifreli bir şekilde bir deftere kaydetmiştir ve bildiklerini savcıya anlatmıştır. Savcı Cardona ve Ruth, bu cinayetleri belgeleriyle birlikte ortaya çıkarma kararına varırlar.
Miguel Saenz’in kızı Flavia, hacker grupları hakkında ülkedeki en meraklı ve bilgili kişilerden biridir. Üstün bir bilişim yeteneğine sahip olduğundan hükümetin Kriptoloji Odası’ndan daha çok bilgiye erişebilmiştir. Playground adlı sanal oyunda tanıştığı Rafael Corso’ya aşık olmuş ve gerçek yaşamda bir cafede buluşmaya karar vermişlerdir. Buluştuklarında Rafael, ona örgütün lideri efsanevi Kandinsky’nin gerçekte bir megaloman olduğunu söyler ve diğer iki önemli üye olan Vivas ile Padilla’nın ölümünden Kandinsky’i sorumlu tutar. Hatta kendisinin de yakın zamanda öldürülebileceğini Flavia’yla paylaşır ve çok geçmeden öldürülür. Aşık olduğu Rafael’in iki silahlı adam tarafından öldürülmesi üzerine Flavia, Kandinsky’i bulmaya karar verir. Kriptoloji Odası’nın da çaresiz kalıp ondan yardım istemesi üzerine anlaşırlar ve her türlü imkan önüne sunulur. Flavia, Kandinsky’i bulma uğraşındayken onun Kriptoloji Odası’ndan internete girdiğini tespit eder; hemen baskın yapılır ve Kandinsky olduğu düşünülerek bir kriptoloji uzmanı olarak kurumda çalışan Peter Baez öldürülür. Aslında kendisinin Kandinsky olduğunun zannedilmesini Baez istemiştir; gerçek Kandinsky’i korumak için yakalanarak hapse girmeyi göze almıştır. İçerden biri olarak Kandinsky’nin yakalanacağını anlamış ancak bu efsanenin sürmesini istediğinden Kandinsky ile konuşarak böyle bir plan yapmıştır.
Devrimci kuzeninin intikamını alma peşinde olan savcı Cardona ise, bitkisel hayat yaşamakta olan Albert’ı korumasıyla birlikte öldürdükten sonra onun yardımcılığını yapmış olan Miguel Saenz’i öldürür. Oysa Saenz yeni bir hayat kurmak için birkaç saat önce işinden istifa etmiş, eşinden de ayrılarak akşama, söz verdiği sevgilisi Carla’nın yanına gitme planını yapmıştır. Diğer tarafta da sokak isyanlarına destek verdiği gerekçesiyle üniversite askerler tarafından işgal edilmiş ve Ruth’un cinayet belgelerini kaydettiği defteri ele geçirerek yakmışlardır. İzlenmekten kurtulan Kandinsky, Baez’in ölümünü, gazetelerden okumuş ve birkaç yıldır ayrı yaşadığı, bisiklet tamirciliği ile geçinen ailesinin yanına dönmüş ve “Kandinsky yaşıyor” adlı yeni bir grup kurma kararı vermiştir.
Roman boyunca öne çıkan Miguel Saenz, Graham-Ramirez, Ruth, Flava, Cardona, Kandinsky dışında, bitkisel hayat yaşayan Albert’ın zihnine yerleşmiş olan, ölümsüz “elektrikli karınca” olarak kendini tanımlayan, şifreleme ve deşifre tarihinden notlar aktaran “tanrı anlatıcı” karakter de ansiklopedik bir işlev görmektedir. Bu “elektrikli karınca”, İsa’dan önceki tarihlerden beri tarihsel olayların, savaşların kaderini değiştiren şifreleri çözmüş zeki insanların bedeninde yaşamış olan “bilinç”tir. İ.Ö. 480 yılında Persler ile savaşta Yunanlıların kazanmasını sağlayan Demarato, 1820’lerde Charles Babbage, polisiye öykü yazarı Edgar Allen Poe, 1894’te Küba’da ayaklanmayı sağlayan kriptolu planı hazırlayan Jose Marti, Birinci Dünya Savaşı sırasında Almanların yenilmesine neden olan Fransız Georges Painvin, İkinci Dünya Savaşı’nda Nazilerin haberleşme cihazı Enigma’sının şifresini çözen Polonyalı Marian Rejewski, bilgisayarın icatçısı Alan Turing ve son olarak da savaş suçlusu bir Nazi’yken CIA ajanı olan ve Güney Amerika’ya istihbarat faaliyetleri için gönderilmiş olan Albert olmuştur.
Kriptoloji odaklı olarak kurgulanan romanın sınırları polisiye adana eskort değildir; polisiye ilgileri baskıcı diktatörlüklerin, neoliberal ekonomi politikalarının ve bürokratik hükümetlerin iç içe geçmiş ilişkilerini ortaya koymaktadır. Edebiyatın sosyal gerçeklikle ilişkisini, ilgi çekici bir kurmacada buluşturmuş olan Paz Soldan’ın yol açıcı bir yazar olarak ilgi göreceğini düşünüyorum.
Edmundo Paz Soldan (2013). Turing’in Hezeyanı, Çev. Zeynep Öztekin Yıldırım, Ayrıntı Yayınları, İstanbul.