arama

Madalyonun İki Yüzü: Nafaka ve Kıdem Tazminatı -2

Nevra AKDEMİR
Uzun süredir kıdem tazminatına dair bir düzenleme fikri, ısıtılıp ısıtılıp yeniden önümüze sunuluyor. Güvenceli esneklik kavramının anahtar olduğu aktif istihdam politikaları temelinde düzenlenen sistemin değiştirmeyi vaat ettiği “emek piyasası katılıklarından” biri de buydu.
  • paylaş
  • paylaş
  • paylaş
  • paylaş
  • paylaş
  • Nevra Akdemir Nevra Akdemir
  • 1 Star
    Loading...

Kapitalizm ataerkil toplumsal yapı üzerine kuruldu, ataerkil sistemi ise kapitalist toplumun kuruluşundan beri yalnız başına düşünmek çok yetersiz. Bu yüzden Türkiye’nin gündemine oturması gereken iki düzenlemeyi, bir arada işlemeyi ve madalyonun iki yüzünü böyle sergilemeyi tercih ettim. Üç serilik yazı dizisinin ilk yazısında nafaka hakkına dair konuşmuştuk, şimdi ise kıdem tazminatını değerlendireceğiz.

Uzun süredir kıdem tazminatına dair bir düzenleme fikri, ısıtılıp ısıtılıp yeniden önümüze sunuluyor. Güvenceli esneklik kavramının anahtar olduğu aktif istihdam politikaları temelinde düzenlenen sistemin değiştirmeyi vaat ettiği “emek piyasası katılıklarından” biri de buydu. 1980’lerden bu yana aşama aşama gerçekleşen “küçük güzeldir” mitolojisi ile emek piyasasının sermayenin istikrarsız süreçlerine göre yeniden düzenlenmesi fikri, büyük oranda hayata geçti.

Özel istihdam bürolarıyla işsizlik sürecinin de piyasalaşması mümkün olmuş ve iş başvurularının da kar edilebilen bir yeni piyasa alanı olarak düzenlenmesi gerçekleşmiştir.

Neler oldu diye bakacak olursak, işçilerin hayatlarını sürdürmek için gerekli olan düzenli bir gelir ihtiyacı söz konusudur. Yani düzenli kira, okul masrafları, ısınma, gıda döngülerine rağmen çalışma sürecini, dolayısıyla ücreti esnekleştirecek yöntemler geliştirildi. Örneğin part-time çalışma, taşeron üzerinden gerçekleşen esnek iş mekanlarını baz alan çalışma, çağrı üzerine çalışma, vb. saymak mümkün. Dahası iş güvencesi yerini istihdam güvencesi almakta. Özel istihdam bürolarıyla işsizlik sürecinin de piyasalaşması mümkün olmuş ve iş başvurularının da kar edilebilen bir yeni piyasa alanı olarak düzenlenmesi gerçekleşmiştir. Ayrıca mesleki eğitimler ile bir meslek edindiğinizi düşünüyorsanız, kötü haberlerim var. Mesleki eğitim sertifikaları üzerinden vasıf da esnekleşebiliyor. İstihdam açığı olan alanlara yönelik kurslara katılarak portatif vasıflarınızı edinebilir ve böylelikle iş güvencesi değil ama istihdam güvencesi elde edebilirisiniz.

Ancak, bu süreçler de ne yazık ki cinsiyetsiz değil. Önceki yazımda bahsettiğim zaman ve ev içi bakım yüklerinin dağılımındaki eşitsizlik, bu esnek güvenceleri edinmeniz bile mümkün olmayabilir. Kıdem tazminatının bu noktada anlamını inceleyelim:

Kıdem tazminatı, işçilerin işveren tarafından pat diye işten çıkarılmasının önündeki en önemli bariyerdir. Zira işçi çalıştığı süre boyunca bir tazminat hakkı edinir. Kaç yıl çalışıyorsa o yılların üzerinden bir tazminat hesaplanır, işçinin işten çıkarılması sürecinde, işverene olan maliyeti yükselir. İşçi gelirsiz kalıp, intihara kadar sürüklenirken, işveren sadece maliyet hesabı yapmaktadır. Biz bunu sorumlularından dinleyelim:

Eski Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu: “İşverenin kıdem tazminatı yükü düşecek.” (Referans, 7 Kasım 2006) veya Başbakan Yardımcısı, eski Maliye Bakanı Mehmet Şimşek: “Bakan Şimşek, istihdam artışının önündeki en büyük engellerin kıdem tazminatı yükü ve esnek istihdama geçilememesi olduğunu söyledi. Türkiye’de kıdem tazminatının bu kadar yüksek ve ağır olması nedeniyle istihdamın artırılamadığını ifade eden Bakan Şimşek, Türkiye’nin esnek istihdam uygulamasına geçmeden istihdam artışı sağlayamayacağına dikkat çekti.” (Milliyet, 21 Nisan 2010)

iş güvencesinin son kalıntısı, neoliberal saldırılara direnen son kaledir, kıdem tazminatı.

Görüldüğü gibi, iş güvencesinin son kalıntısı, neoliberal saldırılara direnen son kaledir, kıdem tazminatı. Yapılmak istenen ise uzun yıllardır aynı. Kıdem tazminatı işsizlik fonu gibi, fona devredip, esnek güvenceye uyumlu bir yapı ortaya koymak. Türkçesini yazalım: işçinin işveren tarafından kolaylıkla işten çıkarılıp, adaletsizce hakkının gasp edildiği duruma bir yasal zemin yaratmak; üstelik işsizlik fonunun nasıl kullanıldığı ise ortada iken. Dahası özel sigortacılık sistemi (BES) ile entegre edilmiş bir emeklilik sistemi ile birlikte.

Son durum ise 1936 İş Yasası ile kabul edilen kıdem tazminatının, yasanın işçiyi koruyucu en önemli düzenlemesinin 10 Nisan 2019 günü açıklanan Yeni Ekonomik Program Yapısal Dönüşüm Adımları 2019 başlıklı sunuma göre “tarafların katılımı ile kıdem tazminatı reformunun gerçekleştirilmesi ve kıdem tazminatı ile Bireysel Emeklilik Sistemi’nin entegre edilmesi” planlanıyor. Ancak işçi sendikalarının yanı sıra işveren örgütleri de bu planı onaylamamış durumda.

Türkiye’deki gibi otoriter iktidarlar insanların haklarının olmasından, devlet ve sermaye karşısında hak savunusuna girmesinden rahatsız olurlar. Her düzeyde iktidarın otoriterleşme şiddetinin artması işçilik, etnisite, toplumsal cinsiyet, inanç gibi alanlarda kesişimsellikler yaratır. Bu anlamda ortaklıkları büyütür. Üçüncü yazıda, bunun üzerinde duracağım.