Çekiç
“Elinde çekiç olan her şeyi çivi olarak görür” ya, bizim eğitime bakışımızın sınırı da bu. Farklı sorunlar hep aynı yöntemlerle çözülmeye çalışılıyor; bu sadece eğitimin aktörleri için değil, muhatapları için de geçerli. Sınavdan çıkan öğrencinin nelerden sınav olduğu, nasıl sınav olduğu, neden sınav olmak zorunda kaldığı ancak “başarısız” olduysa bakılan bir şey, öncelikle sınavda kaç aldığı dert edilir. Zaten “başarılı” olduysa sorun varsa da üzerinde durulmaz. Neredeyse bir seneye yakın online eğitim yaptık ama yüz yüze eğitimin gölgesi olarak: Aynı ders programı, aynı müfredat program, aynı anlatım/sunum yöntemi, aynı ödevler, aynı beklentiler. McLuhan, “İletişimde mesaj, kanalın kendisidir” demişti; yüz yüze olmanın içeriğiyle, online karşılaşmanın içeriğinin aynı olması daha baştan anlamsızdı ama aynı içeriği ısrarla sürdürdük. Bir ay, iki ay boşluk bırakıp uzaktan eğitimde “en iyi içerik” ne olabilir diye düşünseydik, belki başka bir sıçrama imkanı da ortaya çıkardı.
Kasalara Doldurulan Elmalar
Nasıl ki bütün yaşam yarışmacı, rekabetçi eğimle akıyorsa eğitim de aynı eğimden akar. Eğitimle ilgili her eleştirel tutum da eğitim kurumu olarak MEB, okullar veya öğretmenleri sorun olarak görür; oysa yapısal sorunlarda aktörlerin payı daha azdır. Öğrencilerin notlarına bu kadar önem verilmesi bir kere öğrencinin ruhsal güdülenmesini saptırır. Bir temel zedeleyici olarak not ölçümü üzerinden kurulan bir toplumsallık zaten sorunlu. Elmaları büyüklüklerine göre farklı kasalara doldurarak piyasada farklı fiyatlara satmak elmalardaki vitaminlerin farklı olduğu anlamına gelir mi?
Üstün Başarı Ne Anlama Gelir?
ABD’de Williams Fakültesi’nden üstün başarı ödülüyle mezun olan H.L.Anderson mezuniyet konuşması ders verici nitelikte:
“Her birimize verilen eğitimin herhangi bir gerçek anlamı olmadı. Bizler entelektüel yaşama karşı sadece ilgisiz olmakla kalmadık, sınıf içinde ve dışında da durmadan oyalanma arayışı içinde bundan kaçtık. (…) Çoğumuz entelektüel hoş görüye sahip değiliz; sadece birer ahmağız; sorgulayıcı değil, sadece şüpheciyiz ve siniğiz; sofistike değil, sadece ilgisiziz; alçakgönüllü değil, sadece şaşkınız, bönüz (…) Ama en kötüsü bizde hevesten, meraktan, hatta ilgiden eser yok. Oysa entelektüel olacak her tür fırsat geçti elimize: iyi bir eğitim kadrosu, kütüphane… Bu bilgi pınarlarından götürüldüğümüz halde, canımız içmek istemedi bunlardan.”
Uyumlu İnsan Yetiştirme
Eğitimle ilgili ben büyük ayak bağı, yeni tutumlar yaratmak yerine mevcut toplumun değer ve eğilimine uyum sağlayan, mevcut toplumun kabul gören amacına ve normuna uyumlu insan yaratmak. Bu anlayış bırakalım felsefi, bilimsel, yaratıcı insanlar ortaya çıkarmayı sıradan teknisyen üretmeyi bile beceremez; olan da bu zaten. Lisedeki ödevlerden tutalım, üniversite tezlerine, TÜBİTAK projelerine kadar AR-GE’nin (Araştırma Geliştirme) anlamı Arakla-Getir bu yüzden.
Disiplinlerarasılık
Her akıl ve aklın düşleri tarihseldir; sanatlar ve bilimler kendi dönemleriyle ilişkilenerek anlaşılabilir.
Yaşamda olduğu gibi bilgi de bütünlükle kurulur/ kurulmalıdır; gerçeklik her zaman çok katmanlı ve çok yönlü ilişkisellik içindedir; bilgi de ona uygun olarak katmanlı ve ilişkisel olmalı. Ben edebiyat dersini (1) mümkün olduğunca diğer disiplinlerle ilişkili olarak vermeye çalışırım. Öteki bilimlerin ve sanatların gelişiminden bağımsız bir algı ve düş olamaz (varsa at çöpe gitsin). Farklı gerçeklik alanlarıyla ilişkilenen bir estetik hem perspektif geliştirir hem de kendini yeniden üretmenin cazibesine çağırır. (2) Her akıl ve aklın düşleri tarihseldir; sanatlar ve bilimler kendi dönemleriyle ilişkilenerek anlaşılabilir. Fizik biliminin gelişiminden bağımsız bir edebiyat, felsefe söz konusu değildir; tabi başka bilimler için de geçerli bu.
Katmanlı Bakış
Dünyanın kavranışında (1) fizik (2) kimya (3) biyoloji (4) psikoloji (5) sosyal/beşeri bilimler sırasıyla gitmek yararlıdır. Altta olanlar her zaman üstteki için belirleyicidir; üstte olan derece derece alttakini kısmen etkileyebilir yahut etkileyemez. Örneğin kimya biyoloji için tam belirleyicidir ama biyoloji kimya için kısmen; keza biyoloji psikoloji için tam belirleyicidir ama psikoloji biyolojiyi kısmen etkiler. Eğitimin yapılanmasında bu katmanlı bakış temel alınmalı ki iyi eğitilmiş insan ortaya çıksın. Eşyaya dokunan, el becerisi; soyut matematiksel işlemlerden önce gelmeli bir kere. Evinde bozulan musluğu tamir edemeyen, ufak yaralanmaları pansuman yapamayan, ehliyet alırken öğrendiği kuralları yola çıkınca uygulamayan insan iyi eğitilmiş sayılır mı? Lise seviyesine gelip de on çeşit yemek yapamayan, oturduğu evi boyayamayan, arabanın lastiğini değiştiremeyen biri iyi eğitilmemiştir.