Daha çok ekonomi-politikçi bir isim olan Ernest Mandel, kapitalist toplum ile suç arasında doğrudan bir ilgi kurarak polisiye roman üzerine Hoş Cinayet[1] adlı bir kitap yazar. Ona göre polisiye roman suçun içselleştirilmesi sürecini ele alan bir kurmacadır. Ortaya çıkışı ve doğası itibariyle polisiye roman iç mantığında kapitalist mülkiyet biçimini ve suç olgusunu ilişkili olduğunu görür. Yine polisiye roman üzerine çalışan isimlerden biri Frankfurt Okulu’nun önemli isimlerinden Siegfried Kracauer’dir. Kracauer Polisiye Roman [2]adlı kitabını felsefi bir inceleme olarak ele alır, onun vurgusu da polisiye romanın ortaya çıkışının ve kabulünün temelinde rasyonelleşmenin olduğudur. Polisiye roman, rasyonelleşmiş bir toplum fikrini estetik bir şekilde stilize ederek ete kemiğe büründürür. Polisiye roman, kapitalist toplumun gerçekliğinin zihinselci karakterinin altını çizer. Bu anlamıyla da uygarlığın yüzüne tutulan bir aynadır. Bu aynadan uygarlığa bakan da canavarlaşmış bir karikatürdür.[3] Kracauer’in şu ifadeleri, çalışmasının özeti sayılabilir: “Polisiye romanların çizdiği tablo gayet korkutucudur: Sınırsız idrakin (Intelect) nihai zafere ulaştığı; gerçeklik suni şekilde devre dışı bırakıldığı için, kişilerin ve nesnelerin donuk ve kafa karıştıran bir şekilde yan yana ve bir karmaşa içinde yer aldığı bir toplumsal durumu gösterir tablo.”[4]
Kapitalist toplumda alt ve üst sınıfların yasa algısı ve yasa dışının etkin olma durumu farklılık gösterir. Toplumsal yaşamın parçalanmışlığı sonucunda tezahür eden yabancılaşma bir yanılsama ortaya çıkarır ki bu da ikame bir gerçeklikle mevcut yaşamın kabullenilişine varır. Toplumsal yaşamın parçalanmışlığını giderme ihtiyacının edebiyatta karşılıklarından biri polisiye roman olmuştur: “Polisiye roman gerçeklikten kopuk topluma başka bir yerde göremeyeceği netlikte bir ayna tutar.”[5], “Dedektif nasıl insanların arasında gömülü sırları ortaya çıkarıyorsa, polisiye roman da, estetik aracılığıyla, çarpıtılmış toplumun ve onun temelsiz kuklalarının sırrını ortaya döker.”[6] Demek ki polisiye roman hem ortaya çıkışının temel dinamiğini hem de içerdiği kurmacanın cazibesini yaratan sırları sınıflı toplumun çarpıklığında bulur. Sınıflı bir toplum biçimi olarak kapitalizmde temel niteliği olan çarpıklık kaynaklı olarak gerilim hiç eksik olmaz. Gerilimler suç üretir durur; bu da onun her gözeneğinde “suç”un izlerini taşıdığı anlamına gelir.
İsviçreli yazar Dürrenmatt, alıştığımız anlamda bir polisiye roman yazarı değil; onun ilgisi daha ziyade kapitalist toplumun suça batmış dünyasındaki ilişkileri yasa ve adalet üzerine felsefi bir sorguyu da ortaya koyacak şekilde ortaya koyarak bu temel meseleler üzerinde okuyucusunu da düşündürmektir. Bu bakımdan küçücük kayıklarında ağır yüklerin taşındığını söylemek gerekiyor; Adalet, Şüphe, Yargıç ve Celladı, Yemin, Derinlikler Vadisi romanları ve tiyatrolarında yasa, suç ve adalet üzerinde felsefi sorguları görmek mümkün. Dürrenmatt, Yargıç ve Celladı[7] adlı romanında kriminoloji, kapitalizm ve suç, ihtiras gibi motiflere yer veriyor. Bu çerçevede toplumsal eleştiriyi estetik bir biçimde okuyucusuyla paylaşmış oluyor.
Romanın Olay Örgüsü
-Polis memuru Ulrich Schmied’in mavi bir Mercedes içinde gizemli bir şekilde öldürülmesi
– Cinayetin soruşturmasının, mesleğinin sonuna gelmiş Dedektif Berlach’a verilmesi ve yardımcı olarak da genç polis memuru Tschanz’ın atanması
-Dedektif Berlach’ın Schmied’in yaşadığı evde inceleme yapıp bir dosyayı delil olarak alması
-Berlach’ın maktülü olay yerinde bulan polis memuru Clenin ile olay yeri incelemesi yapması
-Berlach ve yardımcısı Tshanz’ın, maktülün son yolculuk güzergahından aynı saatleri dikkate alarak şüpheli Gastmann’ın evine gidişleri
-Üst düzeyde siyasetçi, bürokrat ve iş adamlarının buluşma yeri olarak Gastmann’ın evine polisin inceleme yapmak üzere ortaya çıkan rahatsızlık ve polise “uzak durma” baskısı
-Schmied’in cenazesinde Gastmann’ın adamlarının tehdit edici çelenkli mesajı
-Gastmann’ın Berlach’ın evine gizlice girip delil dosyasını alması ve kırk yıl önce İstanbul’daki karşılaşmanın hatırlanması
-Berlach’ın doktorunu (Dr. Hungertobel) ziyareti sırasında Schmied’in mavi Mercedes’i ve sevgilisi ile Tschanz’ı bir restoranda görmesi
-Berlach uyurken maskeli bir adamın onu öldürmek üzere eve girmesi ama başaramaması
-Tschanz’ın içine düştüğü gerilimi aşamayıp Gastmann’ı ve uşaklarını öldürmesi ve amiri tarafından terfi ettirilmesi
-Berlach’ın Tschanz’ı ziyaret etmesi ve düğümün çözülmesi, terfi alan Tschanz’ın Barlach’tan ayrılmasından hemen sonra trene çarpıp ölmesi
Kişiler
Romandaki en önemli kişi haliyle dedektif Berlach. 60’lı yaşlarını geçmiş, gençliğinde 15 yıl boyunca 1933’e kadar İstanbul’da polis eğitmek üzere Almanya adına çalışmış, ardından savaş sonuna kadar Franfurt’ta çalışmıştır. Zeki ve tecrübeli bir dedektiftir ancak sağlığına yeterince dikkat etmediği görülür. Romandaki “yargıç”tır. Maktül Ulrich Schimeid, Barlach tarafından gizli bir kimlikle Gastmann’ın kirli işlerini soruşturmaktadır; profesör kılığında Gastmann’ın evine misafir olarak girip çıkmaktadır ama bir akşam yolu kesilip tek kurşunla öldürülmüştür. Schmied arabasına “mavi Charon” adını takmış ki Charon, Yunan mitolojisinde ölüleri yeraltı dünyasına taşıyan bir figürmüş. Bu araba hem Schmied’i hem de sonraki sahibi Tschanz’ı ölüler diyarına götürecektir. Dr. Lutz ise karakolun polis şefidir, ABD’de eğitim aldığı için İsviçre’nin koşullarından hiç de hoşnut değildir, siyasete atılsa da başarısız olmuştur. Avukat Schwendi ile devlet ve suç üzerine sohbeti romanın en önemli mesajlarından biridir:
“İşte biz insanlar birbirimizden korktuğumuz için, devletler kuruyoruz Schwendi. Türlü koruyucularla sarıp sarmalıyoruz çevremizi. Polisler, askerler, kamuoyu… Ama tüm bunlar neye yarıyor ki?”
Tschanz ise ihtiraslı bir polis memurudur. Karakolda diğer polis Schmeid’in hep gölgesinde kalmış, onun gibi iyi eğitim alamamış ve onu kıskanan daha alt sınıftan bir polistir. Schmeid öldükten sonra onun yerine geçmiştir. Cinayeti de Gastmann’ın üzerine yıkmaya çalışmaktadır. Gastmann kılıktan kılığa giren gizemli bir adamdır ve Berlach’ın düşüncesinin tam karşısında yer almıştır hep. Para babası olması yanında yabancı elçilerle yerli sanayicileri buluşturmakta, siyasetçiler tarafından da korunmaktadır. Yaptığı kirli işleri bilen Berlach onu gizlice soruşturmaktaydı. Romanda avukat aynı zamanda siyasete girerek senatör olan Schwendi, sanayicilerle uluslararası para babaları arasını bulan bir siyasetçi olarak yer alıyor. Gastmann gibi birinin kilit rolünü de hem gizlemek hem de korumak istiyor.
Zaman ve Mekan
1948 Kasım’ında bir cinayetle başlayan olaylar zinciri birkaç aylık bir süreyi kapsıyor. Olaylar İsviçre’nin Bern kentinde birbirine yakın Twann, Neuenstand, Lamboig, Biel, Aere, Betlehem gibi kasabalar arasında geçiyor. Bern Berlach’a göre “Altın Mezarı” İsviçre’nin “kapitalizmin kasası” rolünü göz önüne alırsak kirli ve gizli ilişkilerin mekanı olmasına dikkat çekildiğini söylemek de mümkün. Polisiye bir romanın kurgusunda her zaman bazı nesnelerin özel anlamları ve önemleri vardır. Yargıç ve Celladı’nda kurşun, dosya, mavi Mercedes, yol güzergahları, kahverengi eldiven, yılan başlı Türk bıçağı ve yoldaki karaltı cinayetin ortaya çıkmasında dikkat çekici nesneler olarak yer alıyor.
Çatışma
Romanın temel çatışması kriminoloji üzerine. Dürrenmatt’ın başka bazı eserlerinde de soruşturulan bu konular Yargıç ve Celladı’nda iki kişi kişinin iddialarının çatışması olarak ortaya konuluyor. Taraflardan biri Gastmann, diğeri Berlach. Gastmann’a göre suçlunun belirlenmesi tamamıyla rastlantısaldır. Kendisi kırk yıl önce İstanbul’da bunu Berlach’a ispatlamıştır. Göz göre göre bir cinayet işlemiş ama uydurma tanıklarla, suçlamadan sıyrılabilmiştir ve bu cinayeti sırf Berlach’a kanıtlamak için işlemiştir. Berlach ise bilimsel ipuçlarının değerlendirilmesiyle sonuca gidilebileceğini savunur ve Schmeid cinayetinin çözümünde bilimsel metodolojiyi uygulamıştır. Berlach’ın bilimsel ipucu olarak izlediği temel delil kurşun. Önce olay yeri incelemesinde kurşunu buluyor, sonra Tschanz’ın Gastman’ın köpeğini vurduğunda köpeğin cesedinden kurşunu çıkarıyor, son olarak da Gastmann ve uşaklarını vurduktan sonra tabancaların değiştirilmiş olduğunu fark ediyor.
Romanda “yargıç” da “cellat” da aynı tarafta bulunuyor ve sürekli yan yana. Bu yüzden çeviride “ve” bağlacı yerine “ile” tercih edilmesi daha uygun olurdu; bir de “yargıç ve (onun) celladı” gibi bir tamlama yanlış bir ima ortaya çıkarıyor: Doğrusu Yargıç ile Cellat daha uygun olurdu. Yargıç kimi yargıladı peki? Tastamam Gastmann’ı yargıladı ama katil o değildi ama Berlach “celladı” onun üzerine saldı ve onu böylece yargıladı. Bu yargılama kırk yıl önceki bir katilin yargılanmasıdır elbette; “yargılama”nın sonu infaz oldu. Yargılama aslında kriminoloji teorisinde rastlantıya karşı bilimsel metodun galibiyetiyle sonuçlanmış oldu. Berlach cinayeti bir satranç ustası gibi çözmüş, her aşamada katilin hamlesini yönlendirmiş ve onu mat etmeyi bilmiştir.
Roman uluslararası suç şebekesi olarak sermaye ve devletin iç içe ilişkilerine yer verdiği gibi Tschanz karakterinde somutlaşan kişisel hırs ve ihtirasa da yer veriyor, bu hırs cinayete kadar varıyor. Gastmann kişiliğinde sadece yasa ve onun üst sınıflarca keyfi ihlali somutlaşmıyor aynı zamanda para-politika ilişkileri, parayı kontrol eden güçlerin gözlerden ırak yerlerde gizli şekilde buluşmaları (romanda Lamboig=gerçeklikte Davos) anımsatılıyor.
Dürrenmatt hiciv ustası bir yazar, özellikle de diyalog kurma ustası. Romanlarını uzun betimlemelere, ruh tahlillerine girmeden kısaca ve hızlı bir akış içinde ilerletiyor. Onun hicvi sivri dilli ve alaya alır cinsten değil, daha ziyade masaya yatırıp sergileme biçiminde. Bulaştığı her temayı felsefi bir ilgiyle sorguluyor ama öncelikle bir edebi yapıt olarak yazıyor. Kracauer’in vurguladığı anlamda, Berlach karakteri üzerinden tam bir rasyonellik söz konusu romanda. Bu rasyonel dedektif, aşırı bir rasyonelleşmiş tip aynı zamanda. Ortaya çıkardığı sırlar, kendisi için hiç sürpriz değil, kafasında kurduğu ilişkiler adım adım doğrulanıyor.
Kaynakça:
[1] Ernest Mandel (1996), Hoş Cinayet-Polisiye Romanın Toplumsal Tarihi, Çev: N.Saraçoğulu, İstanbul: Yazın Yayıncılık
[2] Siegfried Kracauer (2019). Polisiye Roman-Felsefi Bir İnceleme, Çev: Dilman Muradoğlu, İstanbul: Metis Yayınları.
[3] Kracauer, s. 10.
[4] Kracauer, s. 10.
[5] Kracauer, s. 21.
[6] Kracauer, s. 22.
[7] F. Dürrenmatt (1983). Yargıç ve Celladı, Çev: Zehra İpşiroğlu, İstanbul: Cem Yayınları.